Bir Babanın Güncesi
Çocuğun artık iletişim kanalında babası yoktur. Onu anlayan annedir. Anne ile iletişim kanalları her zaman açık bir şekilde hayat devam ederken baba yavaş yavaş bir emtiaya dönüşür. Çocuk babasına ulaşmakta zorlanır. Onunla vakit geçirse bile bu artık üstün körü bir zaman kaybından başka bir şey değildir. Baba ile çocuk arasın da kaliteli bir zaman geçirme olasılığı gün geçtikçe azalırken baba çocuğuna daha iyi şartlar sağlama kaygısıyla daha fazla çalışır çalışır. Oysaki çocuk babadan zaman ve sohbet edecek güzel vakit isterken baba ona ancak maddi olanakla cevap verir. İşte en büyük sorun burada başlar baba ile çocuk arasında uçurumların derinleştiği bir vadi olur çıkar. Bu yıllar boyu sürecek iletişim eksikliği ve bir birlerini anlamayan baba çocuk ilişkisinin temelini atar.
Psikolog ve sosyologların savına göre bu dönem çocuklarına alfa diye bir ad verilmiş. Alfa çocukları teknolojiye açık ve düşünsel hafızaları kuvvetli olarak karşımıza çıkmaktadır. Ebeveynlerdeki duygusal deyişimi çok çabuk analitik olarak görüp tepki vermektedirler. Bu dönem çocuklarıyla daha fazla vakit geçirip duygu ve düşüncelerine önem vermek gerekmektedir.
Bir pazar oğlumla vakit geçirirken sokaklarda dolaşıyor konuşuyor alışveriş yapıyorduk. Günümüz zevkli ve o kadarda eğlenceli bir halde bir kafeye oturup çay içerken sohbet esnasında gözlerinin içine baktığım da oğlumu ne kadar tanıdığımı ve nelerden zevk aldığını ne kadar bildiğim aklıma takıldı birden. Birkaç soru sormaya başlarken iyice dikkatli irdelemeye başladım. Nelerden hoşlandığını neler yapmak istediğini soruyordum. Bunu yaparken oğlumu keşfediyor konuşmaları esnasın da mimiklerini jestlerini takip ediyordum. Oğluma ne kadar yabancı olduğumu oysa o kadar çok vakitler geçirdiğimiz aklıma geldiğinde bu şekilde farklı bir bakış açısını görememiştim. Sohbetten zevk alıyor oğlumla iletişim kanalının bir an daha açıldığı ve duygusal bağın kuvvetlendiğini hissedebiliyordum. Bu duygunun da oğlumda hissedildiğini görmek beni heyecanlandırmıştı. Sorularımı benle alakalı bir noktaya getirip soruyu sordum; baban sana gören nasıl olmalı gibi altın bir soru sormuştum. Bu soru dudaklarımdan döküldüğü an, cevaplar teker teker gelmeye başladı. Demek çocuğa yalnızca olanak sağlamak yetmiyor duygu ve hislerini gösterip onu bir birey olarak muhatap almak gerektiğini bana öğretmiş oldu. Bazılarınızın ben bunu yapıyorum dediğinizi duyar gibiyim. Bu söz bana daha önce söylense sizin söylediğiniz tepkiyi bende verirdim hiç kuşkunuz olmasın. Ama bu söz yalnızca lafta kaldığını ispatlamış oldum.
Çocuklarımızı dinleyelim onları tanıyalım beden dillerini uslarını ruhlarını neler diyorlar ne istiyorlar kulak verelim. Baba bu sırrı çözdüğü an inanın çocukla arasındaki bağ onu dünyanın en mutlu adamı yapmaya yetecektir.
Bir baba olarak sağlıklı bireyler yetiştirmenin altın kuralı çocuklarımızı tanıyalım ve onlarla zaman geçirelim göreceksiniz siz ve çocuğunuzda ki değişim farkındalığı artıracaktır.

Çok doğru Yasin bey. Çok güzel bir konuya değinmişsiniz. Acaba çocuklarımızı nekadar tanıyoruz. Onların ruhuna nekadar inebiliyoruz....
Çok doğru Yasin bey. Çok güzel bir konuya değinmişsiniz. Acaba çocuklarımızı nekadar tanıyoruz. Onların ruhuna nekadar inebiliyoruz....