Atama Bekleyen ve Hak Eden Öğretmenlerden Açık Mektup

Atama Bekleyen ve Hak Eden Öğretmenlerden Açık Mektup

Kamuajans.com - Birilerinin ısrarla şahlandığını, nurlu ufuklara doğru koştuğunu iddia ettiği bu ülkede, saçma sapan gündemlerin üzerinde haftalarca, aylarca durup da gerçek meselelerinin bilerek es geçildiği bir atmosferde, ataması yapılmayan öğretmen problemlerinin konuşulmaması, konuşanların da susturulmaya çalışılması, bu ülkenin gerçek meselelerinden birisi olan Türk Eğitim Sisteminin garabetini, sefaletini ve bitmişliğini gösterir. Hatta tüy diker üzerine.

Kamuajans.com - 500 bine yakın ataması yapılmayan öğretmenin varlığına rağmen hâlâ “çok büyük bir marifetmiş gibi” yeni üniversiteler, yeni bölümler açmak, lisesi bile olmayan yerlere bölüm açmak nasıl bir plansızlığın ve iş bilmezliğin eseriyse, sözleşmeli ve ücretli öğretmenlik türü garabet sistemler de aynı türden işlerdir. Türk siyasetinin bir klasiği haline gelmiş olan ucuz popülizmin, tribünlere oynamanın sonucudur. Bu taşeron zihniyetinin başka da bir izahı yoktur.

Sürekli bahsettiğimiz ve Türkiye´nin bugününü anlamanın en önemli noktalarından olan ucuz eğitim politikaları, ülkemizin genç nesillerini 40 günlük öğretmenlere, öğretmenlik ile ilgili hiçbir vasfı taşımayan insanlara emanet ederek katletmiştir. Bu politikaların, askeri darbeler ve ekonomik krizler ile birleştirildiğinde; toplumu ekonomik, siyasi ve kültürel manada iğdiş ettiğini bugün daha da rahat anlamak mümkün oluyor. Bu politikaların sonucunda kültürel yozlaşma, artan bilgisizlik, cehalet, yolsuzluk, rüşvet, usulsüzlük, köşe dönmeci zihniyet, hemen her şeyi değersizleştirdi, itibarsız hale getirdi.

Günümüzde, üniversite bitirmek de, diploma sahibi olmak da pek bir kıymet ifade etmiyor. Üretimsizliğe demir atılmış, paradan para kazanmanın kutsandığı bir ortamda eğitimli işgücünün en büyük hayali yeniden "devlet kapısı" haline gelmiş durumda. Bir dönem hayli rağbet gören özel sektör düşleri, özel sektörün çoğunlukla denetimsiz, izansız ve çalışanına kıymet vermeyen (tam bir kapitalist gibi) anlayışı sebebiyle artık kurulmuyor.

Orasından burasından budanan, kolu kanadı kırılan "devlet baba", yine binlerce kişinin tek umudu haline gelmiş durumda.

Özellikle eğitim alanında yetişmiş işgücünün çok büyük çoğunluğu devlet odaklı bir kariyeri hedefliyor. Bunda; özel sektörde üç kuruş paraya, köle gibi, gecesi gündüzü belirsiz, hafta sonu tatili bile olmadan çalıştırılıyor olmak da bir etken tabii. Ancak asıl sorun, plansız açılan yeni bölümlerin halihazırda kısıtlı olan kadrolara olan talebi daha da arttırmasıdır.

Burada anlaşılması mümkün olmayan nokta şudur; Türkiye´de binlerce öğretmen açığı varken (örneğin Matematik dersine Müzik öğretmeni girerken) ve bu kadrolar için de haddinden fazla işgücü arzı olduğu halde, neden "ücretli" ve "sözleşmeli" gibi ucube kadrolar icat edilmiştir? Bir belediye veya bakanlıkta, örneğin bir temizlik işini daha ucuza mal etmek için taşeron bir firmaya vermek bir yere kadar anlaşılabilir gelse de (ki o da tartışılır), öğretmenlik gibi ciddi bir meslek için böylesi bir ucuzcu anlayış ne kadar doğrudur? Liberallerin "devleti küçültme" politikaları ve sonucunda da başıbozuk bir ekonomik sistem, sömürülen çalışanlar ve taşeronlaşan bir eğitim sistemi manzarası…

Sayın yetkililer, ücretli öğretmenlerin yerine koyun kendinizi bir anlığına. Okullar açık olduğu müddetçe evine para götürebiliyor ve azami şekilde derse girse bile alacağı para 1000 TL civarında. Bu nasıl bir köleliktir, nasıl bir çalışana, yetişmiş bir insana verilen değerdir, anlamak mümkün değil. Eğitim faaliyetini dahi parasal bir eksende gören bir anlayış, "tüccar siyaset" haricinde hiçbir şey üretemez zaten. Emeği, hakkı, insanlık onurunu kıytırık bir taşeronlaşmaya, ucuzculuk ilkelliğine kurban eder sadece.

Maden ocağında ihmalden, tedbirsizlikten ve taşeronlaşmadan dolayı hayatını kaybeden madenciyle KPSSY'ye çalışırken, özel sektörde alakasız bir işte çalışırken veya ücretli öğretmenlik yaparken can veren öğretmenin kaderi aynıdır. Aslında, bu gidişle bu ülkenin sıradan insanlarının kaderleri de git gide benzeyecektir birbirine. Bakkalını kapatıp yabancı bir süpermarkette tezgâhtarlık yapanın da, tarlasını bırakmaya mecbur kalan çiftçi veya hayvan yetiştirerek geçimini sağlayamayan köylünün de kaderi aynıdır artık. Ve bu duruma düşmesine sebep olanlar, özel sektörde düşük maaşlarla alakasız işlere mahkum olan veya ücretli öğretmenlik yapan öğretmene de "kader" gözlüyü ile bakacaklardır. Belki de, geçmiş dönemlerdeki bir

Milli Eğitim Bakanının iki ücretli kadın öğretmene söylediği sözleri sarf etmişlerdir arkasından, "Ücretli öğretmenliği seçmeyebilirdiniz..."

Birilerinin de kendilerine "Siyaseti seçmeyebilirdiniz" demesi gerekiyor. Tabii, Türkiye´deki "yetkili" sendikalar birilerinin koltuk altında gezmekten ve çok anlıyorlarmış gibi kendilerini aşan konularla uğraşmaktan fırsat bulabilirlerse ve bir öğretmenin KPSS hamallığı ederken ölmesinden gerçekten de bir acı duyan birileri varsa bu sözleri de çıkar ve söylerler. Ha çeşitli sebeplerden ötürü söylemiyorsa da en azından söylemeye çalışana tepki göstermez.

Ey yurdum insanı! Vatanına hizmet edebileceği en verimli dönemlerini KPSS'ye çalışarak, ücretli kölelik yaparak veya özel sektörde alakasız bir işte çalışarak harcıyor yüzbinlerce insan. Tabiri caizse "harcanıyor." Hem de ülkemizde yüzbinlerce öğretmene ihtiyaç varken.

Şimdi soruyorum; bu sorunları dile getirenlerde midir kabahat? Sorunu dile getirenlere teveccüh gösterenlerde midir? Yoksa bu sorunların çoğunu başımıza bela edip de çözüm üret(e)meyenlerde midir?

Konuşun ey Ahali! Cevap verin! Hiç mi suçu günahı yok kendisine sorunlarını anlatan ataması yapılmayan öğretmenlere, Sivas'ta bir teravih namazı sonrası "Ne haliniz varsa görün…" diyenlerin? Hiç mi suçu günahı yok "Biz iktidara geldiğimizde ataması yapılmayan öğretmen kalmayacak, bu sorunu kökten çözeceğiz" deyip de sözünü yerine getirmeyenlerin? Hiç mi suçu günahı yok parti kurup da parti programına "250 bin Öğretmen ataması yapacağız" maddesini ekleyenlerin? Suçu üstlenmenizi beklemiyoruz, sınıfımızı, söz verdiğiniz ve hak ettiğimiz öğrenci cıvıltılarını bekliyoruz…

Öğretmen Atamaları

Mücadele Platformu 

HABERE YORUM KAT
UYARI:

Yorum yazarak topluluk şartlarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan kamuajans.com İnternet Sitesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.