İhraç Edilen 17 Hakim Savcı Resmi Gazete'de Yayımlandı

İhraç Edilen 17 Hakim Savcı Resmi Gazete'de Yayımlandı

Kamuajans.com – FETÖ/PDY ile iltisak ve irtibatları oldukları gerekçesiyle 17 hakim ve savcının meslekten çıkarılmalarına ilişkin karar Resmi Gazete'de yer aldı.

Hakimler ve Savcılar Kurulu Başkanlığından:

HAKİMLER VE SAVCILAR KURULU GENEL KURUL KARARI

Karar No: 2019/1 Tutanak No: 01 Karar Tarihi: 10/01/2019

Hakimler ve Savcılar Kumlu Genel Kumlu, 6087 sayılı Kanun'un 29'uncu maddesi gereğince aşağıda isimleri yazılı üyelerin katılımı ile 09/01/2019 ve 10/01/2019 tarihlerinde belirli saatlerde toplandı.

I- FETÖ/PDY SİLAHLI TERÖR ÖRGÜTÜ:

FETÖ/PDY'nin; paravan olarak kullandığı dini, din dışı dünyevi emellerine ulaşma aracı haline getiren, siyasi, ekonomik ve toplumsal yeni bir düzen kurma tasavvuruna sahip örgüt liderinden aldığı talimatlar doğrultusunda hareket eden, bu amaçla öncelikle güç kaynaklarına sahip olmayı hedefleyen, güçlü olmak ve yeni bir düzen kurmak için şeffaflık ve açıklık yerine büyük bir gizlilik içerisinde olmayı şiar edinen, gizlilikten görünmez bir duvar inşa edip bu duvarın arkasına saklanan, böyle bir örgütlenmenin olmadığına herkesi inandırmaya çalışarak ve bunda başarılı olduğu ölçüde büyüyüp güçlenen, "Altın Nesil" adını verdiği kadrolarla sistemle çatışmak yerine sisteme sahip olma ilkesiyle devlete tabandan tavana sızan, bu kadroların sağladığı avantajlarla devlet içerisinde belli bir güce ulaştıktan sonra hasımlannı hukuki görünümlü hukuk dışı yöntemlerle tasfiye eden, böylece devlet aygıtının bütün alt bileşenlerini ünite ünite kontrol altına almayı ve sisteme sahip olmayı planlayıp, ele geçirdiği kamu gücünü de kullanarak toplumsal dönüşümü sağlamayı amaçlayan kendine özgü bir suç örgütü olduğu,

Örgütün kurucusu, yöneticileri ve üyeleri arasında sıkı bir hiyerarşik bağın mevcut olduğu, gizliliğe riayet ettiği, illegal faaliyetleri gizleyebilmek için, hiyerarşik yapıya uygun hücre sistemi içinde yapılanarak, grup imamları tarafından emir talimat verildiği, üyeleri arasında haberleşmenin sağlanması için Bylock gibi haberleşme araçlarının kullanıldığı, amacına ulaşabilmek için yeterli eleman, araç ve gerece sahip olduğu, amacının Anayasada öngörülen meşru yöntemlerle iktidara gelmek olmayıp, örgütün yarattığı kaos ortamı sonucu, demokratik olmayan yöntemlerle cebir şiddet kullanmak suretiyle parlamento, hükümet ve diğer Anayasal kuramları feshedip iktidarı ele geçirmek olduğu, FETÖ/PDY'nin küresel güçlerin stratejik hedeflerini gerçekleştirmek üzere kullanılan bir maşa olarak; Anayasada belirtilen Cumhuriyetin niteliklerini, siyasi, hukuki, sosyal, laik, ekonomik düzeni değiştirmek, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmak, Türkiye Devletini ve varlığını tehlikeye düşürmek, Devlet otoritesini yıkmak ve daha sonra ele geçirmek, temel hak ve hürriyetleri yok etmek, Devletin iç ve dış güvenliğini, kamu düzenini bozmak amacıyla kurulmuş bir terör örgütü olduğu,

Ülke çapında 15 Temmuz 2016 darbe girişiminden sonra başlatılan soruşturma ve kovuşturmalarda çok sayıda şüpheli ve sanığın itiraf içeren beyanları, açık kaynak bilgileri, 15 Temmuz darbe kalkışması ile ilgili verilen mahkeme kararlan, derdest bulunan dava dosyaları ve yürütülen soruşturmalar, resmi kuramların tespitleri değerlendirildiğinde; 15 Temmuz darbe teşebbüsünün, Türk Silahlı Kuvvetlerine sızmış FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü mensuplarınca gerçekleştirildiği,

İstinaf Ceza Daireleri, Yargıtay 16'ncı Ceza Dairesi ve Yargıtay Ceza Genel Kurulunun kararlan ile hüküm altına alınmıştır.

II-FETÖ/PDY SİLAHLI TERÖR ÖRGÜTÜNÜN YARGI ERKİ İÇERİSİNDEKİ YAPILANMASI VE GERÇEKLEŞTİRDİĞİ FAALİYETLER:

Türkiye Cumhuriyeti Devletinin yargı erki içerisinde, hiyerarşik şekilde örgütlenen ve alternatif olarak faaliyet gösteren, kendinden olmayan herkesi, özellikle de örgütün kişisel çıkar ve menfaatlerine hizmet etmeyen kişileri düşman addeden, örgüte boyun eğmeyen veya farklı düşünen kişileri hedef haline getirerek yargı kararları ile emniyet operasyonlarına konu eden, istihbarat toplayan, operasyon kararlan alan, emniyet ve yargı üzerinden toplanan istihbarata göre örgütün üst düzey yöneticilerinin verdiği kararları icra eden, basın ve yayın organlan üzerinden linç girişimi gerçekleştiren, topluma yönelik algıyı yöneten, örgütte yer alanları kahramanlaştıran, unutturma sürecini tekrarlayan, suç faili veya masum olduğuna bakılmaksızın birçok kişiyi yargı eliyle mağdur eden, çözümü mümkün olmayan abartılı, gerçeklerin gizlendiği, kasıtlı, taraflı ve delilsiz davalar açan, hukuki temelden yoksun bu davalarla da Türkiye'nin mafya ve terörle mücadele ettiği algısı yaratan örgüt mensuplarının yargı içerisinde paralel bir yargı gücü oluşturdukları görülmüştür.

FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü mensubu olup, itirafçı yahut gizli tanık sıfatıyla ifadelerine başvurulan bazı hakim ve Cumhuriyet savcılarının beyanlarının bir bütün olarak değerlendirilmesi sonucunda; her birinin hayatlarının farklı dönemlerinde FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü mensupları ile muhatap oldukları, örgütün öncelikli hedefinin Devletin askeriye, adliye ve mülkiye kadrolarına yerleşmek olduğu, kendilerinin de bu amaç doğrultusunda örgütün yargıdaki eleman ihtiyacını karşılamak üzere yetiştirildikleri, FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü tarafından mensuplarına hakimlik ve savcılık sınavlarına girmeleri konusunda telkinlerde bulunulduğu, hatta mensuplarının sırf hakimlik ve savcılık sınavlarına hazırlanmaları için hukuk fakültesi mezunları arasından çalışma evleri oluşturulduğu, hakim ve savcılık mesleğine örgüt mensuplarının yerleştirilmesi amacıyla, sınav sorularının yasal olmayan yollarla temin edilip sınavdan birkaç gün önce, abiler/ahlalar tarafından cevaplan işaretlenmiş kitapçıklar halinde öğrencilere gösterilerek ezberlemelerinin ve bu şekilde sınavda başarılı olmalarının sağlandığı, mensupları olan öğrencilere hakimlik ve savcılık sınavını kazanmaları halinde örgütün yargı içerisindeki bürokrat ve üst düzey yöneticilerinin kendilerine referans olacağının söylendiği, mülakatı geçip staja başlayan hakim ve savcı adaylarının Adalet Akademisi ve staj döneminde de yine örgüt tarafından koordine edildiği, kendilerinden olan hakim ve savcı adaylarının deşifre olmasmı engellemek amacıyla, örgütle irtibatlarını gizlilik içerisinde ve sözde liderin "Tedbir" kurallarına uygun şekilde sürdürecekleri evlerde kalmalarının tavsiye edildiği, adaylarm kapalı gruplar halinde ve örgüt tarafından finanse edilen evlerde kalmalarının sağlandığı, iki evin irtibat halinde olmasının istendiği, bu evlere murakıp adı verilen örgüt mensubu kişilerin gönderilerek evde kalan öğrencilerden bilgi alınmasının ve tavsiyelerde bulunulmasının sağlandığı,

Örgütün Türkiye Adalet Akademisi stajında hakim ve savcı adaylarını staj dönemlerine göre ayırdığı, bazı hakim ve savcı adaylarına Türkiye Adalet Akademisi yurdunda kalmaları tavsiye edilerek bu kişilerden, örgüt lehine ya da aleyhine konuşan adaylarm bildirilmesinin istendiği, her dönemin sorumlu abisinin/ablasınm bulunduğu, evlere gönderilen örgüt mensubu murakıpların hakim ve savcı adaylarına gerektiğinde oruç tutmama, oruç tutsa dahi elinde su şişesiyle gezme, cuma namazma gitmeme, kokteyl ve resepsiyonlarda içki içme, örgüt dışından başka bayanlarla evlenmeme yönünde telkinde bulundukları, örgüt mensubu hakim ve Cumhuriyet savcılarının Tl, T2, T3, T4 ve T5 şeklinde kategorize edilerek taşra ve devre yapılanmasının oluşturulduğu, devre yapılanmasında yazın bir haftalık kamp yapıldığı, taşra yapılanması içinde ise yıl boyunca düzenli görüşmelerin gerçekleştirildiği, örgütten olmamakla birlikte bu yapıya yakınlık duyan kişilerle irtibata geçildiği, ilgilenmeleri için kendilerine zimmetlenen hakim ve Cumhuriyet savcılarının özellikle dönemin Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu nezdindeki taleplerinin yerine getirilmeye çalışıldığı,

Örgütsel bağı kuvvetlendirmek ve muhafaza etmek amacıyla daha önce aralarında sosyal bir ilişki ve tanışıklık bulunmayan aynı meslekten veya örgüt için stratejik öneme sahip askeri hakim-savcı, asker kişiler, mülki idare amirleri ve diğer kariyer meslek kuramlarında çalışan örgüt mensuplarının birbiriyle evlenmeye teşvik edilmesi yönünde bir sistem oluşturulduğu ve bu yönde katalog evlilikler yaptırıldığı, örgüt mensubu birinin, örgüt dışındaki bir bayanla evlenmesinin tasvip edilmediği, örgüt sırlarının deşifre edilmesinin önüne geçmek amacıyla bu kişilere karşı mesafeli davranıldığı ya da yapıdan uzaklaştırma yoluna başvurulduğu,

FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü mensubu hakim-savcı adaylarının diğer hakim-savcı adayları arasında tanınması, ön plana çıkartılması ve örgüt jargonu ile ifade etmek gerekirse "parlatılması" amacıyla bu kişilerden müteşekkil hakim savcı adayları mezuniyet albüm kuralları oluşturulduğu, anılan albüm kurulu üyelerinin tertip edilen ziyaretlerle kamu bürokrasisine refere edildiği,

Adalet Akademisinin hakim-savcı adayları yönünden fişleme merkezine dönüştürüldüğü ve kendilerinden olanlara iyi siciller verilerek mesleki kariyer anlamında önlerinin açıldığı, kendilerinden olmayan adayların ise mesleğe kabul ve ilerde yükselmelerini engelleyecek mahiyette sicillerin oluşturulduğu, mesleğe kabullerini engellemek amacıyla usulsüz soruşturmalar yapıldığı, buna karşın, örgüt mensubu olan adayların ise staj döneminde verilen siciller, yıllık kurulu üyeliği gibi yollarla parlatılarak kritik görevlerde rol almaya ve mesleki kariyere hazırlandıkları,

Adaylık sürecini tamamlayıp kura kararnamesi ile ataması yapılan örgüt mensuplarının takibinin bırakılmadığı, bu kişilerin görev yaptıkları yer veya yakın çevrede görev yapan diğer örgüt mensubu hakim ve Cumhuriyet savcıları ile sürekli irtibat halinde tutuldukları, bu şekilde örgüte olan bağlılıklarının daimi hale getirildiği, ayrıca örgüt mensubu hakim savcıların ilk aylıklarının tamamını örgüte aktardıkları, devam eden aylarda, bekarlardan yüzde on beş, evlilerden yüzde on, en az üç çocuğu olanlardan ise yüzde beş oranında himmet toplandığı,

FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü mensubu olan hakim-Cumhuriyet savcılarına yönelik adaylık dahil tüm süreçlerde dil eğitimi, master-doktora öğrenimi, yurt dışı gezileri, mesleki ve kişisel bilgi ve görgüyü artırmaya yönelik yurt içi ve yurt dışı programları düzenlemek suretiyle bu kişilerin emsallerine nazaran daha donanımlı hale getirildikleri, aynı şekilde hak etmedikleri halde yurt içi ve yurt dışı yüksek lisans ve doktora programlarına mevzuat hükümlerine riayet edilmeksizin yerleştirildikleri ve üniversitelerdeki akademisyen üyeleri vasıtasıyla söz konusu programlan daha kısa sürede bitirmelerinin sağlandığı,

Örgüt mensuplannın kendileri için tehlikeli ve zararlı olarak düşündükleri kişileri etkisiz hale getirmek amacıyla baskı, tehdit, şantaj, aldatma veya gizli tanık ayarlama gibi yöntemlerle, FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütünün stratejisi doğrultusunda faaliyet gösterdikleri,

Geçmiş dönemde yürütülen bazı inceleme veya soruşturmalarda, hakim ve Cumhuriyet savcılannın farklı muameleye tabi tutulması suretiyle, FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü mensubu hakim ve Cumhuriyet savcılarının disiplin işlemlerine karşı korunduğu, kendilerinden olmayan hakim ve Cumhuriyet savcılarının isimsiz ihbar dilekçeleri ve uydurulmuş delillerle haksız soruşturmalara maraz bırakıldıkları, FETÖ/PDY Silahlı Törör Örgütü tarafından hedef olarak görülen bir kısım hakim ve Cumhuriyet savcılarına ilişkin olarak, olağan denetimler sırasında, ihbarcıların kimliğinin tespiti konusunda bir işlem yapılmaksızın isimsiz ve imzasız ihbar dilekçelerine istinaden inceleme başlatıldığı, lehe olan deliller toplanmaksızın aleyhe olan delillerin toplanılmasıyla yetinildiği, aynı yönde yahut hakkında inceleme veya soruşturma yapılanın aleyhinde beyanda bulunmaları konusunda tanıklara yönlendirme veya baskı yapıldığı yahut bir kısım beyanların kasten tutanağa geçirilmediği, gizliliğe riayet edilmeyerek yahut ilgisiz kişiler tanık olarak dinlenilmek suretiyle hakkında inceleme veya soruşturma yapılan kişilerin itibarsızlaştınldığı, öte yandan, FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü mensubu bir kısım hakim ve

Cumhuriyet savcılarının, usul ve yasaya aykırı iş ve işlemlerinin soruşturma konusu yapılmadığı veya bu iddialar konusunda etkin bir soruşturma yapılmadan dosyaların muktezaya bağlandığı ya da bazı hakim ve Cumhuriyet savcılarına, FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütünün faaliyetleri çerçevesinde yapmış oldukları usulsüzlükler nedeniyle işlem yapılmayacağına dair güvence verildiği,

Üyelerinin çoğunluğunu FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü mensuplarının oluşturduğu dönemin Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun, disiplin soruşturmalarını da kendilerinden olmayan hakim ve Cumhuriyet savcılarının terfi ve yükselmelerine, önemli ve kritik yerlere atanmasını engelleme, itibarsızlaştırıp sindirerek meslekten soğutma ve istifaya ya da emekliliğe zorlama için kullandığı,

Yine FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütünün, Devleti ele geçirmek maksadıyla gerçekleştirdiği bazı tasarruflara sözde bir meşruiyet kazandırmak amacıyla geçmiş dönemde yapılan bazı denetimlerde, performans değerlendirme ve geliştirme formlarının, gerçek durumla bağdaşmayan şekilde düzenlenmesi suretiyle örgüt mensubu olan hakim ve Cumhuriyet savcılarının unvanlı görevlere atanmasının önü açılırken, örgütün hedef olarak gördüğü hakim ve Cumhuriyet savcılarının unvanlı görevlere atanmasının engellendiği yahut unvanlı görevde olan bazı hakim ve Cumhuriyet savcılarının bu görevlerden alındığı,

Örgüt mensubu hakim ve Cumhuriyet savcılarının az sayıda, hedef olarak görülenlerin ise daha fazla sayıda dosyasının incelenmesi suretiyle ya da aynı mahkeme heyetinde görev yapan hakimlerin benzer mahiyetteki eksiklikleri, bir kısmı yönünden tavsiye konusu yapılırken, diğerleri yönünden tavsiye konusu yapılmayarak veya örgüt mensubu bir kısım adliye personelinden, hedef olarak görülen hakim ve Cumhuriyet savcılarının tavsiye konusu olabilecek mahiyetteki işlemlerinin önceden bildirilmesinin istenmesi ve denetim sırasında bu işlemlerin tavsiye konusu yapılması suretiyle, bazen de ortada geçerli hiçbir sebep olmadığı halde performans değerlendirme ve geliştirme formlarının örgütün amaçlarına hizmet edecek şekilde düzenlendiği, hedef olarak görülen hakim ve Cumhuriyet savcıları hakkında yürütülen usulsüz disiplin soruşturmaları gerekçe gösterilerek terfilerinin uzun süre bekletildiği, terfi edememesinin de unvanlı görevlere atanmamalarına veya doğu illerine sürülmelerine gerekçe gösterildiği,

FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütünün, 12/09/2010 günü yapılan Anayasa referandumu sonrasında yeni oluşturulan Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nda seçimle gelen üyelikleri elde ettiği, bu Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nca, büyük çoğunluğu örgüte mensup 160 hakim ve Cumhuriyet savcısının Yargıtay üyeliklerine seçildiği, yeni seçilen üyelerle örgütün, çoğunluğu ele geçirdiği Yargıtay'da, tek söz sahibi olduğu, artık örgütün belli ceza dairelerinde istediği kararı onaylatacak, istemediği karan bozduracak güce kavuştuğu, yargıda davası olan herkesin yolunun örgütün avukatlarının hukuk bürolarına düştüğü, özel yetkili mahkemelerin baktığı örgütün kumpaslarından oluşan davaların, Yargıtay'da onaylanmaya başlandığı, haksız kararları Yargıtay'da onaylatan FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütünün, örgütün yargı kanadının gerçekleştirdiği bütün hukuksuzlukları hukuka uygunmuş gibi topluma algılattığı, bunun yanında dönemin Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu vasıtasıyla yüksek yargı organlarına seçtiği üyelerle hakim olan örgütün Yüksek Seçim Kurulu, Anayasa Mahkemesi gibi kurumlan da dolaylı olarak ele geçirdiği,

FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütünün, yargıda kadrolaşmaya devam ederek, her türlü yol ve yöntemi kullanmak suretiyle yeni alınan binlerce hakim ve Cumhuriyet savcısının büyük çoğunluğunun örgüt mensubu olmasını sağladığı, yüksek mahkemelerde ve mahal mahkemelerinde, önemli başsavcılık ve hakimliklerde ve yargının her alanında yeteri kadar güce ulaşan, güç dengesini lehine değiştiren örgütün bu gücünü artık yargı imamları üzerinden kullanmaya başladığı,

Özel yetkili mahkemelerin haksız, hukuksuz işlemleri ve verdiği şaibeli kararların 2010 yılında oluşturulan Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun örgüt mensubu ya da sempatizanları tarafından desteklendiği, çoğunluğu örgüt mensubu üyelerden oluşan, dönemin Hakimler ve

Savcılar Yüksek Kurulu'nun, hukuka aykırı işlem yapan hakim ve Cumhuriyet savcıları hakkında disiplin sürecini işletmediği, bu yolla örgütün operasyonlarına destek verdiği ve yargının siyasallaşmasına engel olmadığı, yargı organlarının siyasetin yerine geçmesine, devlete ve topluma örgütün istediği şekilde yön vermesine ses çıkarmadığı,

Mahkemelerin birer örgüt sorumlusunun bulunduğu, sorumlu kişinin örgütü ilgilendiren davaları takip ederek ve bu davalarla ilgili olmak üzere örgüt üyesi hakimlerle görüşerek kararların istenilen yönde çıkması yönünde telkinlerde bulunduğu,

FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütünün yargı üzerinden gerçekleştirdiği usulsüz yargılama işlemleri ile yaptığı haksızlıklara "Yargının kararı" veya "Takdiri" denilerek karşı çıkılmasının engellendiği, operasyonlar karşısında "Bağımsız yargı, inceleyip karar versin" denilerek haksızlığa meşruluk kılıfı sağlandığı, yıllarca süren yargılamalar sonucunda gerçeğin ortaya çıkması halinde bile kimsenin yargı eliyle işlenen haksızlığın peşine düşmediği, silahlı terör örgütünün, yargmın ne kadar büyük bir güç olduğunu, yargıyı etkili ve operasyonel şekilde kullanmak suretiyle yapılamayacak hiçbir şey olmadığım ve her şeyin sınırsızca yapılabileceğini gördüğü, özel yetkili mahkemelerin, örgütün elinde tüm toplumu dizayn edecek bir silaha dönüştüğü,

Yargının devlet ve toplum hayatında kesin belirleyici ve son karar verici olmasının örgütün işini kolaylaştırdığı, örgütün, yargıyı her açıdan etkin bir silah olarak kullandığı, sadece rakiplerini bertaraf etmek için değil, siyaseti tanzim etmek, siyasi partilerin yönetimlerini değiştirmek, toplumdaki etkinliğini artırmak, toplumu kontrol etmek, herkesle ilgili bilgi toplamak, ticari faaliyet alanlarını ve kamu kurumlarmı ele geçirmek, hatta hükümeti yıkmak ve kendi felsefesine uygun bir siyasi yapı oluşturmak için de bir araç olarak kullandığı, yargının, soruşturma unsurlarıyla, alt yapısıyla ve polisle desteklendiğinde örgütün kullanabileceği muazzam bir silaha dönüştüğü, yüksek yargıdaki değişimle örgütün elindeki bu silahın etki alanının zirve yaptığı, yargıyı tekelinde ve yedinde tutan FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütünün, kendisine engel olacağını düşündüğü hakim-savcı, asker, emniyet personeli, mülki amirler ve diğer kamu personelleri hakkında uydurma tahkikatlar, tutuklamalar yaparak saf dışı bıraktığı, bu yolla aynı zamanda diğer kişilere de gözdağı verdiği, silahlı kuvvetler mensuplan ile ilgili uydurma soruşturmalar, toplu tutuklama ve davalarla TSK'nın etkisiz hale getirildiği, böylece kendi örgüt mensuplarının terfi etmesinin yolunun açıldığı,

2010-2014 yılları arasında yapılan denetimler, incelemeler ve soruşturmalar, unvanlı görevler başta olmak üzere atamalar, terfiler ve yüksek mahkemelere üye seçimlerinde sistematik uygulamalar sonucunda FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütünün yargı teşkilatı içerisinde etkin bir güce ulaştığı, bu gücün korunması ve önceki örgütsel uygulamalann devamlılığının sağlanması amacıyla 2014 yılında yapılan Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu üye seçimlerinin örgüt için büyük bir önem arz ettiği,

2014 yılı Ekim ayında yapılan Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu üye seçimleri öncesinde, 2010 ve sonrasında yüksek mahkemelere üye olarak seçilen örgüt mensuplan sayesinde Danıştay ve Yargıtay'da ciddi bir hakimiyet elde eden örgütün, sözde lideri Fetullah Gülen'in sohbet ve vaaz adı altmda şifreli şekilde gönderdiği talimatlar ile harekete geçtiği, bu kapsamda YARSAV demeğine de sızılarak bu demeğin seçimlerin kazanılması için kullanıldığı, örgütün, seçimlerde gerçekte örgütle bağlantılı olan 11 kişilik bir liste ile seçime girdiği, bu adaylardan 10'unun bağımsız aday olarak, YARSAV (Yargıçlar ve Savcılar Birliği) listesinden seçime giren bir örgüt mensubunun da YARSAV adayı olarak lanse edildiği, seçimin kazanılması için örgüt mensuplarının her türlü yolu mubah gördükleri, bu yolda amaçlarına ulaşmak için toplumun çoğunluğunun kutsal saydığı dini değerleri pervasızca kullanmaktan çekinmedikleri, nitekim örgütle bağlantılı bir yargı mensubunun ifadesinde, seçim çalışmaları kapsamında 2014 yılı Ekim ayında Adana ilinden gelen bir kişinin, örgüt lideri Fetullah Gülen'in rüyasında Kabe'ye gittiğini, Kabe'de Peygamber ile görüştüğünü, Peygamberin "Seni üzüyorlar değil mi?" diye sorduğunu, Fetullah Gülen'in "Evet" manasında başını sallayıp ağladığını, bunun üzerine Peygamberin "Merak etme az kaldı" dediğini, seçimin kesinlikle örgütün galibiyeti ile sonuçlanacağmı söylediği,

Bir yandan da örgüt için ciddi bir tehlike olarak değerlendirdikleri Yargıda Birlik Platformu adayları hakkında, sosyal medya hesapları üzerinden gerçek dışı yazı, yorum ve görüşler paylaşarak bu adayların itibarsızlaştırılması maksadıyla bilgi kirliliği yarattıkları, genel olarak Yargıda Birlik Platformu listesinden aday olan kişilerin iktidardan bağımsız hareket edemeyeceği söylemi ile hakim ve Cumhuriyet savcılarını etkilemeye çalıştıkları, bir yandan da her bir aday yönünden farklı iftiralar ve karalamalar ile aleyhe algı oluşturmaya çalıştıkları,

Örgüt faaliyetlerinin birçoğunda, örgüt mensuplarının deşifre olmaması ve gizlilik önem arz etmesine rağmen Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu üye seçimlerine atfedilen önemden dolayı bu dönemde örgüt mensuplarının deşifre olmayı göze alarak, tüm il ve ilçeleri kapsayan adliye ziyaretleri, ev ziyaretleri ve yemek organizasyonları düzenledikleri, örgüt mensubu olmayan hakim ve Cumhuriyet savcılarını ise hediyeler alarak etkilemeye çalıştıkları, süreç boyunca "ByLock" isimli şifreli haberleşme programı üzerinden örgüt içi iletişimin sağlandığı, sözde bağımsız adayların bir kısmının seçim gezilerini birlikte gerçekleştirdikleri, blok olarak örgüt adaylarına oy veren örgüt mensuplarının bir yandan da örgüt mensubu olmayan hakim ve Cumhuriyet savcılarından sözde bağımsız adaylar için oy istedikleri, verilen blok oylar, sözde bağımsız adaylara örgütle bağlantılı olmayan hakim ve Cumhuriyet savcılarından gelecek oylar, YARSAV listesinden seçime giren adaya ise YARSAV'ı destekleyen hakim ve Cumhuriyet savcılarından gelecek oylarla seçimin kazanılmasının hedeflendiği, blok oy alamayacaklarını düşündükleri hakim ve Cumhuriyet savcılarını ise siyasi görüşüne, hemşerilik bağına ya da ortak tanıdık bulunmasına göre en az bir veya birkaç adayları için oy vermeleri yönünde ikna etmeye çalıştıkları, seçim gününde ise oy kullanmaya gelen hakim ve Cumhuriyet savcılarını karşılamak, seçim mahallinde kamera kaydı yapmak ve seçim sonuçlarını takip etmek suretiyle sandık başında da seçim faaliyetlerini örgütlü bir şekilde devam ettirdikleri, nitekim seçim sonuçlan açıklandığında, sözde bağımsız adayların 4495 - 5312 oy bandında art arda sıralandığı, seçime tek liste ile giren YARSAV Demeğinin Hakimler ve Savcılar Yüksek Kumlu üye adayları 886 - 2078 oy alırken, gerçekte örgütün adayı olup YARSAV listesinden seçime giren adayın aynı liste ile seçime girdiği arkadaşlarından farklı, ancak örgüt adaylarının oy bandmda olacak şekilde beş binin üzerinde oy aldığı,

FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütünün, seçim öncesi oluşturduğu gizli haberleşme ağıyla kendi mensubu olan hakim ve Cumhuriyet savcılarını tespit ederek Hakimler ve Savcılar Yüksek Kumlu üyeliğine aday olan sözde bağımsız adaylarının alacağı muhtemel oyları hesapladığı, seçimin başa baş geçeceğini düşünen ve işi şansa bırakmak istemeyen örgütün, stajını tamamlayan ve kuraya hazırlanan, büyük çoğunluğu kendi mensuplarından olan adayların seçimde oy kullanmasını sağlamak amacıyla ByLock üzerinden kendi mensuplarına talimat verdiği, bu hususun 15 Temmuz darbe girişimi sonrası başlatılan soruşturma kapsamında ifadelerine başvurulan hakim ve Cumhuriyet savcılarının beyanıyla sabit olduğu, örneğin bir hakimin şüpheli sıfatıyla verdiği ifadede konuyla ilgili olarak; "IISYK seçimlerinde oy kullanmak amacıyla Yüksek Seçim Kurulu'na dilekçe vermiştik. Bu dilekçe verilmesine ilişkin mesajın ... tarafından ...'a ByLock uygulaması üzerinden gönderildiğini biliyorum. Çünkü ... bize böyle söyledi. Hatta YSK'ya gitmeden önce henüz mesleğe kabullerimiz resmi gazetede yayınlanmamış olduğu için, HSYK'ya giderek mesleğe kabulümüzün yapıldığına ilişkin belgeleri aldık. Bu belgeler ile birlikte YSK'ya giderek seçimde oy kullanmak istediğimize ilişkin başvuruda bulunduk. Hatta sadece bu yapının üyeleri tarafından başvuru yapılıyormuş gibi gözükmemesi için kendilerine yakın hissettikleri ama yapıdan olmayan kişilerden de birkaç kişi çağırıldığını biliyorum." şeklinde beyanda bulunduğu, henüz göreve başlamadıkları ve oy kullanma hakkına sahip olmadıkları halde örgüt mensuplarının, örgütten verilen talimat doğrultusunda Kurul'un Genel Sekreterliğini de bypass ederek, Kurul içerisindeki tetkik hakimlerine düzenlettikleri usulsüz belgelerle Yüksek Seçim Kurulu'na başvurarak seçimde oy kullanma talebinde bulundukları, seçimi çok az bir farkla kaybeden ve bu hilenin fark edilmemesi halinde seçimi kazanmaları muhakkak olan örgüt mensuplarının planlarının, Yüksek Seçim Kurulu tarafından Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'na yapılan ihbar sonrası bozulduğu,

Seçimlerin kaybedilmesi sonrasında da örgüt mensuplarının fikir ve eylem birliği içerisinde hareket ederek yeni oluşan Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun örgüt mensubu hakim ve Cumhuriyet savcıları hakkmdaki kararlarının itibarsızlaştırılması konusunda bazı basın yayın organlarının da desteği ile sistemli bir faaliyet başlattıkları, Yargıtay ve Danıştay'dan seçilen örgüt mensubu Kurul üyelerinin de diğer örgüt mensupları ile koordineli şekilde örgüte bilgi sızdırarak bu faaliyete destek verdikleri, bir yandan da örgüt mensubu hakim ve Cumhuriyet savcıları hakkmdaki karar süreçlerinin uzatılmasına yönelik çalışmalar yapıldığı, 2014 sonrasında çıkartılan kararnamelerle başka mahallere atanan örgüt mensuplarının fikir ve eylem birliği içerisinde hareket ederek uzun süreli sağlık raporları aldıkları, bu suretle yargılama faaliyetlerinin aksatarak Kurul'u itibarsızlaştırmayı hedefledikleri gibi eski görev yerlerindeki örgüt mensubu meslektaşları ile örgütsel bağlarını canlı tutmaya gayret gösterdiklerinin yaşanan süreçle sabit olduğu,

Anlaşılmıştır.

Darbe girişimi üzerine başlatılan ve halen devam eden soruşturmalar kapsamında itirafçı veya gizli tanık olarak ifadeleri alman hakim ve Cumhuriyet savcılarının aşağıda kısmen değinilen beyanlarında belirttikleri hususlar örgütün toplumdan gizlediği kirli yüzünü gözler önüne sermektedir.

- "Ben ve (x), (y) isimli ser murakıbın söylemiş olduğu adrese gittik. Adrese gittiğimizde kapıyı çaldık, kapıyı (y) isimli ser murakıp açtı. Bizi salona aldı. Bize ilk olarak hakimlik savcılık mesleğinin kutsallığından, bu mesleği dürüst kişilerin yapması gerektiğini, bu meslekte tam olarak adaletli bir şekilde görev yapacak dürüst insanların bulunması gerektiğini söyledi. Daha sonra bize hitaben 'Sizce ben sizi neden buraya çağırdım' diye sordu. Ben bu soruya (x)'in ne cevap verdiğini hatırlamıyorum ancak ben, (y) isimli ser murakıba 'Ya sınavı kazanmamız için dua edeceğiz ya da artık bizden hakim savcı olmamamızı isteyeceksiniz başka mesleğe yönlendireceksiniz' ve benzeri şeklinde cevap verdim. Bunun üzerine (y) gülümsedi ve bize hitaben Size Adli Yargı Hakim Savcılık sınavının cevapları işaretlenmiş şekilde sorularını vereceğim, kabul eder misiniz? şeklinde sordu. Akabinde bunu farklı farklı kesimlerin yıllardır yaptığını, muhafazakar kesimlerin geride kaldığını, sizin gibi insanların mesleğe geçerek gerekli adaletin sağlanması gibi sözler söyledi. Ben de bu sözleri duyunca kabul ettim. Ayrıca benimle gelen (x) de bunu kabul etti. Daha sonra Kuran ile elinde sorularla geldi. Tek tek bize Kuran'a el bastırdı. Kuran'a elimiz basılı halde bize hitaben 'Hoca efendi bile gelse bu soruları aldınız mı dese almadık şeklinde söyleyeceksiniz ve bu hususta Kuran üzerine yemin edeceksiniz' şeklinde söyledi, biz de Kuran üzerine yemin ederiz' diyerek yemin ettik ve bize fotokopi halinde kitapçık şeklinde tüm soruları verdiler. Kitapçıkta soruların doğru şıkları kurşun kalemle yuvarlak içerisine alınmış vaziyette idi. Soru kitapçığı bir tane idi, daha sonra kendisi odadan çıkarak bize 'Bir saatiniz var soruların cevaplarını ezberleyin, buradan çıktığınız da sorular ile ilgili olarak en ufak bir şeyden bile birbirinize dahi bahsetmeyin'şeklinde söyledi. Bizde bu soruları (x)'le birlikte bir saat çalıştık ve soruların cevaplarını ezberledik. Daha sonra tekrardan (y) gelerek bizden kitapçığı elden aldı ve bana 75-80 arası bir puan alacak şekilde doğru cevapları işaretlememi, (x)'e de 70-75 arası bir puan alacak şekilde doğru cevaplan işaretlemesini söyledi. Ayrıca bize 'Sınav kağıdını boş bırakmayın, karalama yaparak soru çözmüş gibi yapın' demişti. ''

- "Benim ve diğerlerinin uyması gereken kurallar vardı ancak bunlar kesinlikle yazılı değildi zaten bu yapıda yazılı bir şey ya da bir makbuz, ya da bir belge söz konusu değildi, her şey sözlüydü ve şunu da söylemek istiyorum, biri diğerini ararken eğer ki bu cemaat ile bağlantılı bir şey ise kesinlikle sabit hattan görüşülürdü. Sabit hattan kastım evde kurulu telefonlar değildir, mesela ben lokantadaysam benim cep telefonumum cemaatsel bir konuyu konuşmak isteyen diğer bir şahıs büfedeki bir telefondan yada bir telefon kulübesinden ararlardı. Bunların 'Ruhsat' adım verdikleri 'İzinleri' vardı. İzin dediğim şey normal şartlarda yapılması hoş görülmeyen ancak Fethullah Gülen'in tüm bu ruhsatları ya kaza aleminde Peygamber Efendimiz ile görüşerek aldıklarını bildirilen durumlardı. Örneğin normalde içki içmek haramdır ancak büyük ahilere gerekirse içki içmeleri söylenmiş. Bana söyleyen olmadı. Bayanların giyimi kuşamı Tansu ÇİLLER'in giyim kuşamına yalan olacak, ramazanda oruç tutacaksınız ancak oruç da olsanız elinizde su şişesi ile gezeceksiniz ve eğer ki Ramazanda bir meslek büyüğü size bir şey ikram edecek olursa orucunuzu bozup om içeceksiniz, ancak sonrasında orucunuza devam edeceksiniz... bana ilginç gelen 'İzinlerden' birisi de 'Bayanlar özel dönemlerinde olsalar bile cüz cüz şeklinde kuran okusunlar' şeklindeki izinleriydi. "

- "İstanbul'a tayinim çıkınca lojman işleri ile .... isimli İstanbul hakimi ilgilendi. Kendisi de Gülen Cemaati mensubuydu. Kendisiyle aynı lojman bloğunda kaldık, işyerinde de ... çevresindeki Gülen Cemaati mensupları ile tanışmaya başladık. ... bir süre sonra İstanbul Adliyesinde CMK 250'nci maddesi kapsamında kalan suçlara bakan özel yetkili mahkemeye atandı. Bir süre sonra da onun tavsiyesi üzerine ben de özel yetkili savcı olarak görevlendirildim. 2011 yılı Haziran ya da Temmuz ayında Beşiktaş Adliyesinde Özel Yetkili (CMK 250 maddesi) Savcı olarak göreve başladım. 1,5 - 2 ay kadar burada çalıştım. Hiç iddianame yazmadım. Sadece bir kez bir hafta nöbet tuttum. Arama, elkoyma, gözaltına alma, telefon dinleme, tebıik araçlarla izleme, vb. tüm talepleri TEM Şube Müdürlüğü görevlileri flash bellekle hazır olarak getiriyordu. Ben de imzalıyordum. Gelen yazıları okumak istediğimde birlikte çalıştığımız Cumhuriyet Savcısı ... "Başsavcı vekili ... kızıyor, onun talimatı var, okumadan imzala geç" diye söylüyordu. Ben de tatsızlık çıkmasın diye imzalıyordum. Kendim fiilen hiç müzekkere, talimat, karar yazmadım. Polisin getirdiği ve bizim imzaladığımız soruşturma ile ilgili talep, müzekkere ve kararların kimler hakkında uygulanacağını bile bilmiyordum. Kimin için iletişim tespiti kararı verdik, kim için arama el koyma, gözaltı vb. kararlar verdik hiç haberim yoktur. "

- "Çekirdekten yetişen kendilerine yakın gördükleri öğrencileri devlet yurtlarına yerleştirerek oradan dostluk kurarak yeni öğrencileri kendi aralarına almayı amaç edindiklerini biliyorum... Öncelikli hedef de askeriyeydi, yani yaşanan süreci değerlendirdiğimde 1998-1999 yıllarından itibaren askeriyede kendilerinin kadrolarını oluşturma gayreti mevcuttu. Eğer askeriyeye yerleşemez ise hukuk, tıp vb. bölümlerde çoğunluk oluşturmak istiyorlardı. Daha sonradan öğrendiğim birşey oldu, İstanbul'da bu yapı üniversite bölgesi ve talebeler bölgesi olarak iki farklı bölüme ayırarak çalışma yapmış, ben talebeler bölgesindeki evlerde kaldığımı fark ettim. Çünkü benim kaldığım ev arkadaşlarım genellikle orta ve lise çağındaki talebelerin yetiştirilmesiyle ilgileniyorlardı. Parlak öğrencileri İstanbul'un en iyi liselerine yerleştirerek iyi üniversitelere girmeleri amaçlanıyordu. Hatta bu öğrencilerin aileleriyle görüşüyorlardı, aile ziyaretine üniversitenin iyi bölümünde okuyan üniversite öğrencilerini alıyorlardı "

- "Evde bulunan beşimize hitaben.......konuşmaya başladı. Kendisi bize hitaben öncelikle

genel bir takım konuşmalar yaptı. Devamında sınavı ve mülakatı kazanmamız halinde bu yapıyla irtibatı koparmamamız gerektiği, sınavı kazandığımızda Cuma namazlarına gitmememiz gerektiği (dindar olarak görünmememiz gerektiği), eşimizi kendimizin değil kendilerinin belirleyeceğini, staj yerini kendilerinin belirleyeceği yerler olan Ankara ve İstanbul olarak seçmemiz gerektiği, ilk maaşın tamamının sonraki maaşların ise yüzde on beşinin kendilerine himmet olarak verilmesi gerektiğini söyledi. "

- "...Cemaatin Yar-Sav'a üye olarak Emin Ağaoğlu'nu başkanlıktan alma projesi de vardı. Bu projenin devamı olarak cemaatten olan meslektaşlar Yar-Sav üyesi olup Emin Ağaoğlu 'nun listesinden seçime giriyorlardı. Oylama zamanı Emin Ağaoğlu listesinde cemaatçiler doğaçlama gelişiyonnuş gibi bir görüntü vererek oylama sırasında 'Ben de adayım' diyerek ortaya çıkıyorlar, bu şekilde listeyi delip gerçekte seçilmesi gereken grubun yani cemaatin seçilmesini sağlıyorlardı. ''

- "Kaldığımız evdeki öğrencilerden bir tanesi 'Ev ablası'idi. Kurallara uyup uymadığımızı takip eder. Erkek arkadaşı olanlar ev ablası olamaz, bu sebeple ben hiç ev ablası olmadım. Ev ablası olmak için kıdem yetmez, daha ağır başlı, cemaate daha bağlı kişiler ev ablası seçilir. Ev ablasının da bir üstü vardır, bu kişiye 'Bölge sorumlusu' denir. Bu sorumlular ablaları kontrol eder. Bunlar da genelde Eğitim Fakültesinde öğrencidirler. "

- "...17-25 Aralık'tan dolayı tutuklu olan polislerin ve balyoz soruşturmasından dolayı gelen bireysel müracaatları raportör ... üzerinden takip ettiler, gelen müracaatta bulman kişilerin pozisyonuna göre karar çıkarmak için bu yapı mücadele etti, uğraş verdi. "

- "Evlerde dini sohbetler yapar, namaz kılar, Fethullah Gülen'in kitaplarından ve Risalelerden okur, vaaz kasetlerini dinlerdik. Gülen Cemaati'nin lideri ve en büyük imamı konumunda bulunan Fethullah Gülen'in kitaplarına 'Pırlanta' adı verilmekteydi. Cemaat mensupları arasındaki bağı kuvvetlendirmek için sosyal aktiviteler de icra edilmekteydi. Arada Kamp' adı verilen eve kapanmalar da söz konusuydu; ancak hakim ve savcı adaylığı kritik bir meslek grubunu oluşturduğundan cemaat tarafından aşırı sımrlandırılmalara tabi tutulmaz, gevşek bırakılırdık. Bizim dönemde evlendirme işlerinden de sorumlu bir arkadaşımız vardı, fakat ben şuan bu kişinin kim olduğunu hatırlayamıyorum. Bahse konu kişinin elinde cemaat mensubu olan bayan ve erkeklerin evleri (bilgileri) bulunurdu. Evlilik önerilen veya evliliği düşünen cemaat mensuplarına söz konusu ev'ler gösterilip fikirleri sorulurdu. Eğer kişi karşı cinsin bilgilerinin kendisiyle uyuştuğu sonucuna varırsa durumu abisine bildirirdi. Böylelikle ikisinin tanışmaları önce fotoğraf gösterme, sonra yüz yüze gelmek suretiyle sağlanırdı. Ben kendim fotoğraf içeren bir katalog görmüş değilim. Cemaat yapılanmasında tedbir ve bağlılığın arttırılması kuralı geçerli olduğundan, cemaat mensubu olan kimsenin dışarıdan birisiyle evlenmesine sıcak bakılmazdı. Ancak buna rağmen kişinin cemaat mensubu olmayan bir başkasıyla evlenmesini yasaklayan kural yoklu. Dediğim gibi böyle bir tercih cemaatte bir dışlanma nedeni olarak addedilirdi. Benim eşim ev hanımı olup akrabamdır. Cemaat ile bir ilgisi yoktur, Ben geç evlendim. Hatta eşimin daha sonraki yıllarda tesettür takması cemaat arasında rahatsızlığa yol açtı. Eşimle bundan dolayı kimi problemler de yaşadık. Bu nedenlerden bir tanesi cemaatin hakim ve savcıların eşlerinin başlarının açık olmasını istemesi vc aksine davranışın tepkiye yol açmasıydı. Bildiğim kadarıyla eşlerin başlarını örtmeleri cemaatin 5'lik şeklindeki kategorik sisteminde tenzili rütbe sebebi olarak kabul edilmektedir... Gülen Cemaatinde ilk maaş bereket sembolü olarak önemli görüldüğünden cemaate bağışlanırdı. Bu eskiden beri süregelen bir gelenektir. Söz konusu himmet paralarının yurt ve evlerde okuyan fakir öğrencilere burs olarak dağıtılacağı söyleniyordu. Ben de ilk maaşımı ve

devam eden aylarda her ay maaşınım % 15'ini..... bu amaçla teslim ediyordum. ...bunun ihmal

edilmesi bir ayıplama ve tenzili rütbe sebebi sayılırdı. Zira ben ileride anlatacağım gibi uzun süre maddi durumum nedeniyle himmet vermediğim için ve eşimle olan yukarıda anlattığım hususlar yaşanınca cemaat tarafından bir nevi dışlanarak istişare denilen toplantılara çağrılmamaya başlandım. Bu olay 2014 yılının başlarında oldu ve bu tarihten sonra şimdiye dek herhangi bir toplantıya da davet edilmedim. "

- "Cemaat, HSYK seçiminde ByLock üzerinden haberleşti ve değerlendirme yaptı. Daha sonra bu sistem üzerinden diğer seçimlere müdahale edilmeye çalışıldı, mahalli ve genel seçimlerde de bu sistemin kullanıldığını duydum. Hatta bu yapıya ait olan Hakim ve Savcılara da 'Memleketlerinize gidin, iktidara oy vermesinler, başka partilere oy versinler, yönlendirin' diyerek talimatlandırdılar. Bunların tamamının ByLock üzerinden yapıldığını biliyorum. "

- "Üniversite kayıt döneminde cemaate ait dershaneler bir toplama merkezi gibi mülakat merkezi gibi oluşturuluyormuş. Biz de bu dershaneye gittik. Gittiğimizde beni bir odaya aldılar, bir kişi ile görüştüm, ancak bu kişi muhtemelen dershane görevlisi değildir. Tahminime göre o bölgedeki evlerden sorumlu cemaat mensuplarından birisi olabilir. Bu şahıs bana ailem ile ilgili ve kişisel sorular sordu. Namaz kılıp kılmadığımı, Fetullah Gülen'i tanıyıp tanımadığımı, kız arkadaşımın olup olmadığını, sigara alışkanlığım olup olmadığını sordu. Sigara içme ve kız arkadaş edinmenin yasak olduğunu, bunlarla ilgili kurallara uymazsam evden atılacağımı söyledi. Evde kalmak için kendilerine belli bir miktarda ödeme yapmamız gerektiğini, evde bulunan abi dedikleri veya ev imamı dedikleri kişinin kuralları anlatacağını ve kurallara uymamız gerektiğini

söyledi... Staj döneminde kaldığım bu evlerde haftada bir bizi ..... toplayıp 'Cuma namazına

gitmeyin, vakit namazlarını evde kılın, adliye camiası sol görüşlü ve din düşmanı insanlardan oluşuyor, sizin muhafazakar yapılı olduğunuzu anlamasınlar' dedi... Taşrada adliyede çalışırken bu toplantılarda, çalıştığımız hakim ve savcıların siyasi görüşleri, inanç durumları, kişisel durumları hakkında bilgi istiyorlardı. "

- "Mülakat sonucunda hakim adaylığını kazandıktan sonra ... civarında bir evde isimlerini hatırlamadığım yine meslekte olan 4 ya da 5 kişi gelerek staj dönemimizde namaz kılmayın, cumaya gitmeyin, tedbir yapın, sürekli teyakkuzda olun, ... tedbirli olun tarzında uyarılarda bulundular. "

- "Ben yurtta kaldığım bu dönemde cemaat mensuplarının cemaate bağlılığını belgelemek için numara verildiğini gördüm. Bu numara 1, 2, 3, 4, 5 olarak nitelendirilmişti. Cemaate bağlılık derecesine göre numara verilirdi. 5 olarak nitelendirilen ölümüne bağlı olan cemaat öğrencilerini nitelendirmekteydi. Bu numaralandırmayı yurtlarda yurt müdürü yapardı. Buna bilgileri de Serrehber verirdi. Serrehber bizim gibi tüm öğrencilerle birebir görüşürdü. Öğrencinin çalışması ve diğer durumları puanlandırılmıştı. Örneğin cemaat mensubu bir öğrenci Fetullah Gülen ve Said Nursi'nin kitabını bitirdiği zaman ona bir puan verilirdi, kampa katıldığı her gün için 100 puan, öğrencinin yaptığı etkinlikler, tuttuğu oruçlar gibi diğer işler de puanlandırılırdı. Bu puanlara göre öğrenciye birden beş'e kadar bir puan verilirdi. Yurt müdürü bu şekilde puanlandırdığı ve yüksek puan alan öğrencileri ödüllendirirdi. Örneğin düşük puanlı olanlara kalem verir, yüksek puanı olanlara mp3, tablet şeklinde hediyeler verirdi. Bu şekilde davranmasının nedeni ise düşük puanlı öğrencilerin de çok çalışıp fazla puan almaları ve cemaate daha sıkı şekilde bağlı olmalarını sağlamaktı. "

- "İdari yargıda ....ve daha lademli olan hakim savcılar Tl, ....sicilliler T2, ....sicilliler T3, .... ve aşağısı T4 olarak isimlendirilmişti. T'nin ne anlama geldiğini ben bilmiyorum. Benim kanaatime göre her devre bu sınıflandırmaya göre sadece kendi dönemlerine tanısın, diğer cemaat mensuplarıyla temas kurmasın düşüncesiyle yapılmış olabilir, zira ne kadar az kişi cemaat içerisinde birbirini tanırsa o kadar iyi olacağı düşünülür. Ayrıca tayin olduğu zaman cemaat mensubunun gittiği yerde hangi grup içerisinde yer alacağı kolaylıkla takip edilebilir. "

- "2013 yılında Ergenekon dosyasından tutuklu Mehmet Ali Çelebi'nin polisler tarafından cep telefonuna başka birisinin rehberinin yüklenmesi olayı ile ilgili olarak görevi kötüye kullanmak suçundan yürütülen soruşturma dosyası ile ilgili teğmen ve anne-babası yanıma gelip dosyanın dört savcı değiştirdiğini söyleyip bir an önce bitirilmesini söylediler. Ben de soruşturma dosyasını ele aldım. Bazı polisler hakkında ek takipsizlik verdikten sonra birkaç sanık polis hakkında görevi kötüye kullanmak suçundan iddianame düzenledim. O dönem başsavcı vekilinin izinde olması nedeni ile yerine görevlendirilen başsavcı vekili ... beni yanına çağırdı. Dosyanın kendi dosyaları ile alakalı olduğunu söyleyip 'Polis memurları bizim çocuklar bunların zarar görmesini istemiyorum. Bir şey yapamaz mıyız' dedi. Ben de 'siz iddianameyi görevi kötüye kullanma, ihmal yönünden iade edin, ben tekrar bakayım'dedim. "

- "(x) sınavın son haftasındaki Cuma günü akşam saatlerinde saat 21:30 sıralarında yanımıza geldi. Bize 'Yeterince çalıştınız kitapları toplayın' dedi. Bizden cep telefonlarımızı istedi. Tüm arkadaşlar cep telefonlarını (x)'e verdi. (x) bunları arka odaya götürüp tekrar yanımıza geldi. Bize hitaben; 'Burada gördüklerinizi kimseye anlatmamaya yemin edermisiniz, hatta anneniz, babanız, çocuğunuz ve eşinizin ölümü üzerine yemin eder misiniz' diye sordu. Öbür arkadaşlar tek tek yemin etti. Ben ilkönce anlamadım. 'Neyi görmediğimize yemin edeceğiz' dedim. Onun ısrarı üzerine yemin ettim. Daha sonra (x) laptopunu çantasından çıkardı. Çalıştığımız sehpanın üzerine koydu ve bilgisayara cebinden çıkardığı küçük bir jlash belleği taktı. Bu flash belleği açınca

ekranda hukuk sorularının olduğunu gördüm. (x) 'Hadi şimdi çözün' dedi.....tarihinde OSYM'nin

yaptığı avukatlıktan hakimliğe geçiş sınavına girdiğimde, sınavdaki soruların cuma akşamı (x) 'in bize getirdiği sorularla aynı olduğunu gördüm. "

- "(x) bana hitaben 'Sen evleniyormuşsun, evleneceğin kişi kim, hizmete yakınlığı nedir, bir bağı var mı?' dedi. Ben de ismini söyledim. İlahiyat fakültesi ve imam hatip mezunu olduğunu söyleyince ikisi birlikte bana hitaben 'Ağabeycim sen ne yapıyorsun, biz tedbirli davranacaksın diyoruz, sen ilahiyat mezunu biriyle evleniyorsun. Peki, başını açacak mı?' diye sordu... Bana yumuşak bir üslupla 'Tamam evleneceğin kişi başını açması şaıiıyla evlenebilirsin, biz seni kaybetmek istemiyoruz' şeklinde söylediler. "

- "... ise o dönem yargı mensubu cemaat üyelerinin çocuklarının özellikle manevi yönde yetişmeleri için kurulan eğitim biriminden tanıdığım sivildir, eğitim biriminin sorumlusu ise .... abiydi. Eğitim birimi hakim-savcı çocuklarının cemaate ait okullara ve eğitim kuramlarına gönderilmemesi ve bizim zamanımızdaki gibi kendileri ile ilgilenilmemesi nedeniyle özellikle manevi yönde eksik kalmalarından dolayı o tarihlerde geliştirilen bir birimdi. Benim ortaokul döneminden beri cemaat içerisinde yer almam ve çocuklarla yakın ilişki kurabilmem nedeniyle benden bu birimde zaman zaman görev aldım. 2013 yılında çocukların yabancı dil eğitimi için yaz tatilinde Amerika'ya gönderilmesi gündeme geldi. Bana teklif edildi. Ben vize için girişimlerde bulundum. Fakat bir süre sonra o iş iptal edildi. Bir yıl sonra yani 2014 yılında tekrar gündeme geldi. Yargıtay Tetkik Hakimi.... bu konu ile ilgili beni aradı. Ben önce gitmek istemedim. Fakat başka kimse olmadığını söyleyince kabul ettim. Nitekim ağustos ayında lise talebesi olan ve şuan isimlerini hatırlamadığım Ankara'daki hakim-savcı meslektaşların kızları olduğunu bildiğim 3

çocuğu NewJarsey şehrine götürdüm. Orada bizi ..... ahi isimli birisi karşıladı. Çocukların dil

kursunu ayarladık ve kalacakları otele yerleştirdik. Biz de cemaate ait bir okulda kaldık Orada

yine Ankara'dan dil kursu için öğrenci getiren.... abiyle karşılaştık bir süre sonra.....abi bizi Hoca

efendinin sohbetine götüreceğini söyledi. Pensilvanya'ya gittik. Orada bir sohbete katıldık. Kalabalıktı. 2 veya 3 gün orada kaldık. Sohbet dışında Fetullah Gülen 'i sadece namaza geldiğinde gördüm. Danıştay Tetkik Hakimi olduğunu bildiğim .... ile Pensilvanya'da karşılaştık. Amerika'da ne için bulunduğunu bilmiyorum. "

- "Diğer talebemiz ... ve ..., ... Astsubay okulunu kazandılar ve ondan sonraki yıllarda da yine aynı şekilde bazen tarafımdan bazen de mahrem hizmetlere bakan diğer ağabeyler tarafından bu iki öğrenci sürekli takip edildi. Bu çocukların sınavları kazanmasında o yıllarda tanıdığım ve şuanda mahrem hizmetlerde çok kritik hizmetlerde bulunan ... isimli şahıs tarafından bize verilen sınav sorularının büyük etkisi vardır, eğer bu sorular bu öğrencilere verilmemiş olsa sınavı kazanmaları düşünülemezdi "

- "Evlilik ve müstakbel eş adayı ile ilgili beklentilerimiz ve tercihlerimiz hakkında genel bilgiler aldı. Bu kişi yapının bizimle ilgili kısmının evlendirme birimiydi., Benim için uygun bir aday bulduğunu söyleyip özelliklerini aktardı. Ancak köyde yaşadığını öğrenince ben kabul etmedim. Özelliklerin kabul edilmesi halinde ismi ve resmi gösteriliyordu. Aksi takdirde gizlilik çerçevesinde ismi ya da kişiyle ilgili resim ki. gibi hiçbir bilgi verilmiyordu"

- "Peygamberimizin sürekli binlerinin rüyasına girmesi ve peygamberimizin cemaatle ilgili vaatlerde bulunduğunu belirtmeleri, bunların hepsinin asılsız çıkması üzerine cemaatten ciddi manada kendimizi soyutladık"

- "HSYK seçimlerinden sonra ben bir öz eleştiri süreci hatırlamıyorum. Daha çok hükümetin verdiği zam ve iktidar baskısı ile seçimin kaybedildiği değerlendiriliyordu. Bu dönemde tedbirler artırıldı. Özellikle 2015 yılından itibaren sohbet gruplarında katılımcı sayısı azaltıldı.

2-3 'e düşürüldü. İletişimler asgariye indirildi. 2015 ortalarında da ByLoeku kullanmamaya başladık. Cemaat yönünden işler her ne kadar kötüye gitmiş olsa da sürekli olarak bu durumun düzeleceğini, ahir zamanda olduğumuzu unutmamızı, imtihanlardan geçileceğini, imtihanlar sonucundan elenmeler olacağını ve imtihanı kaybetmememiz gerektiğini, manevi hayatımızı yüksek tutmamızı içeren konuşmalar paylaşımlar oluyordu. Bu anlamda cemaatin geçmişten beri değişik vesilelerle kullandığı ya da aktardığı rüyalar, bazı ahilerin yorum ve görüşleri anlatılarak motivasyon sağlanmaya çalışılıyordu. "

- "Onunla birlikte hareket eden birçok Gülen cemaati mensubu hakim, savcı, daire başkanı, genel müdür yardımcısı vardı. Bakanlıkta yurtdışı gezilerine kimin katılacağı, özel görevlere kimin gideceği hep ... tarafından belirleniyordu... Genelde listeyi kendi adamlarından oluşturuyorlardı"

- "Ankara'ya akademi eğitimi için çağrıldığımızda kimlerin akademi yurdunda, kimlerin FETÖ'ye ait evlerde kalacağını yine onlar belirlediler. Ben akademinin yurduna yerleştirildim. Yurda yerleştirilmemizdeki amaç ise yurtta kalan diğer adayları bunlarla sıkı ilişkiler kurmak kaydıyla detaylı olarak tanımak ve bu kişilerin yapıya olan bakış açılarını tespit etmekti. Bunu da yaparken herşey gizli tutuluyordu. Hatta yapıda olanlar akademide çok fazla birbirleriyle görüşmüyorlardı. Kendimize farklı arkadaş çevreleri oluşturarak bu gizliliği muhafaza ediyorduk. Aşti yakınında yine yapıya ait bir evde ise (z) ve (t) yerleştirilmişti. Toplantılar ya da programlar bu evde yapılıyordu. Bu süreçte bizden sorumlu olan şahıs yukarıda bahsettiğim (x) idi. ... Gizliliğe aşırı derecede önem veriliyordu. Örneğin namaz kıldığımızı kimsenin bilmemesi gerektiğini hem bu şahıs hem de bizden sorumlu olan diğer şahıslar sürekli söylüyorlardı. Namaz kıldığımızın öğrenilmemesi için namazları cem etme meselesi ve ima yoluyla namaz kılınabileceği hususunun

bir kez konuşulduğunu hatırlıyorum ancak kimin söylediğini hatırlamıyorum.....İzdivaç için daha

çok yapı içinde bulunan ve özellikle hakim savcılar arasında aynı dönemde olan kişileri birbirine yönlendiriyorlardı. Yapı dışından evliliğe çok sıcak bakılmıyordu. Bunun da gerekçesini yapıdan programlara, toplantılara, sohbetlere ya da sohbetlere katılımın sağlanamayacağını yada verilen

görevlerin layildyle yerine getirilmesine engel olacağını belirterek açıklıyorlardı..... (x) bana

ByLock isimli programın artık deşifre edildiğini ve güvenli olmadığını, dolayısıyla bu programı kaldırıp başka bir program yükleyeceklerini söyledi ve ByLock'u kaldırarak Tic Toc isimli programı yüklediler. Bu görüşmeden sonraki dönemlerde de Tic Toc programım kaldırarak Tango isimli programı yüklediler fakat gerek Tic Toc program gerekse Tango programı telefonlara indirilen normal bir Tic Toc ve Tango programından farklıydılar. Sadece telefonda bu iki programın amblemi gözüküyordu ancak içeriye girdiğimizde yine aynı sanki ByLock programına girdiğimiz gibi bizden şifre istiyordu. Şifreyi girdilaen sonra ise sadece kayıtlı olan kişi gözüküyordu. Yani program içerisinden kayıtlı olan dışında başka kişileri kullanıcı adını bilmeksizin eklemek veya aramak veya yakındaki kişileri görmek mümkün değildi. (x) ile yüzyüze yapmış olduğumuz görüşmelerde yapılan sohbetlerde Twitter'da bulunan Fuat Avni'nin söylediği sözlere fazlasıyla yer veriyorlardı. Yine Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip ERDOĞAN hakkında çok hasta olduğu ve paranoyak düzeyde psikolojik problemlerinin olduğu gibi kötüleyici sözler kullanıyordu. Hatta bir keresinde (x) bana hocaefendi biraz sabredin güzel şeyler olacak diyor diye de söylemişti. Bunlar dışında genel olarak dini içerikli sohbetler yapılıyordu hatta siyasi konular açıldığı zaman ben bu durumdan duyduğum rahatsızlığı da dile getiriyordum. Çünkü benim orada bulunuş amacım siyasi konulan konuşmak değildi. Buna rağmen bir keresinde (x) iş yerinizde kendinizi CHP yada MHP çizgisindeymiş gibi bir imaja sokun ve bu doğrultuda davranışlar

sergileyin demişti.....Yanlış hatırlamıyorsam en son bunlarla 2016 yılının Şubat yada Mart ayında

görüşmüştük. Hatta bu görüşmeler sırasında yapılan siyasi yönlendirmelerden bir tanesi ise 2015 yılında yapılan genel seçimlerde Ak Parti'ye kesinlikle oy vermememiz, Ak Parti dışında oy kullanacağımız yerlerde oy oram en yüksek olan yani Ak Parti'yi geçebilecek potansiyele sahip olan diğer partilere oy vermemizdi. Bana yönelik olarak oy toplamam veya bu oy verecek olduğumuz partiler için çalışma yapmam yönünde herhangi bir yönlendirmede bulunmadılar zaten yapı içerisinde belirli baz, meslek gruplarının ki bunların içinde hakim ve savcılarda bulunmaktadır, gizliliğe en üst seviyede önem veriliyordu. Dolayısıyla böyle bir sebepten dolayı kendimizi deşifre etmemiz en son isteyecekleri şeydi. "

- ''Stajın daha başında... İdare Mahkemesi Üyesi... hatırladığım kadarıyla ders çalışma evlerine gelerek meslekte dikkat etmemiz gereken hususları anlatmıştı, bunların başında dindar bir profil çizmememiz gerektiği, açıktan namazları kılmamamız, vakitleri birleştirerek cem etmemiz, heyet ile yapılan görüşmelerde Ramazan ayında şayet başkanın bir şey yiyip içmesi söz konusu olursa bizim de o anda oruç olsak bile yememiz ve içmemiz, ardından oruca devam etmemiz gibi tedbirler söylenmişti, keza cemaat mensubu olmakla birlikte meslektaşımız olmayan ve daha eskiden tanıştığımız kişilerle irtibatı kesmemiz, mümkün olduğunca-cemaat içerisinde biriyle evlenmemiz ve iştişare etmeden evlilik kararı vermememizi bize anlatmıştı. ...cemaat mensubu olmayan kişilerle açıktan belli etmeden fakat iyi ilişkiler kurulması, ilgilenilmesi söyleniyordu, stajın sonuna doğru .... bizimle ilgilenmeyi bırakmıştı, ondan sonra ... isimli Danıştay Tetkik Hakimi ile görüşüyorduk, kendisi bize yıl sonunda yapılacak olan mezuniyet balosunda içkili bir ortam olacağı için içki içmemizi söylemişti. "

- "2012 yılında avukatlıktan Hakimliğe geçiş sınavına girdim. 5-6 yıl avukatlık yapmıştım. Sınava da çok hazırlanmamıştım. Mersinde avukatlık yapan ....isimli kişi telefonla beni aradı. 'Sınava gideceğiz ancak Ankara'ya gitmeden önce Konya'ya uğrayacağız' dedi. Konya iline

giderken .....'e neden Konya'ya gittiğimizi sorduğumda 'Hayatında görmeyeceğin şeyleri

göreceksin' dedi. Konya iline ulaştığımızda .....isimli iş merkezinin içerisindeki adını

hatırlayamadığım bir hukuk derneğinin bürosuna çıktık. Orada Av..... isimli biri ile ....isminde

matematik öğretmeni olduğunu tahmin ettiğim kişiler karşıladı. Bir salona geçtik. Salonda bulunan masa üzerindeki Laptopu açtılar Laptoptan sonradan sınav esnasında göreceğim soru ve cevapları gösterdiler. Bu soru cevapları birlikte gittiğimiz şahıslar ile birlikte 1 saat boyunca inceledik. Sonra da oradan ayrıldık ve Ankara iline geçtik. Sınava girdim, sınavda bize gösterilen soruların sınav esnasındaki sorulan soruların aynısı olduğunu gördüm. "

- ".... isimli sivil kişi evine gittiğimde önce benim cep telefonumu istedi. Karşımda GooglePlay'den ByLock isimli programı cep telefonuma indirdi. Ben bunu kullanmak istemediğimi söyledim. Kendisi güvenli bir program olduğunu, sadece haberleşme sağlanacağını söyledi. Daha sonra kendisini ve bu bölgede görev yapan adli yargı hakim ve savcılarının numaralarını grup olarak benim telefonuma yükledi. 'Bundan sonra siz grup olarak buradan görüşeceksiniz' dedi. Bu programın çalışabilmesi için karşılıklı eklenen grup içerisindeki kişilerin kendi aralarında belirlenen kod numarasını bilmesi gerekiyor. Örneğin bu programda ben (x)'i gruba eklemek istediğimde (x)'e bunu kabul edip etmediği konusunda mesaj gidiyor, daha sonra kabul etmek isterse (x) ve benim önceden bildiğim şifrenin sisteme girilmesi gerekiyor. Bu şifre numarası çok basit bir numara idi, herkes tarafından biliniyordu. "

- "Staj döneminde ilk maaşımızı zekat adı altında (x)'e elden teslim ettim. Sonraki aylarda bekar olmak nedeniyle maaşımın % 15'ini, bazen de daha az miktarını yine aynı şekilde (x)'e cemaate verilmek üzere teslim ediyordum.... Cemaat kendi mensuplarını da yine kendi mensuplan ile evlendirme stratejisini izlemektedir. Hakimlik ve askerlik gibi önemli görevlerde bulunan mensup kişiler de özellikle başı açık bayanlarla evlendirmek istenmekteydi. Bu anlamda beni de başı açık biriyle evlendirmek istemişlerdi. Bu isteği stajda iken bizden sorumlu olan yukarıda ismini verdiğim (x) ile (y) denilen şahıs dile getirdiler. Ancak ben inancım gereği kapalı bir bayan ile evlenmek istediğimden söz konusu evlilik tekliflerini kabul etmedim. Nitekim herhangi bir evlilik de gerçekleştirmedim. Bildiğim kadarıyla cemaatin erkek mensupları evlenmek istediği zaman onlardan sorumlu olan kişi kendisine uygun görülen bir bayanın fotoğrafını gösterirdi. Kişi beğendiği zaman onunla bir görüşme ayarlanırdı. Bu görüşmede hem erkeğin hem de bayanın bir arkadaşı hazır bulunurdu. Görüşmeden olumlu sonuç çıktığı zaman süreç evliliğe doğru uzanırdı. Fotoğrafı gören şahıs bayanı beğenmediği zaman kendisine ilerleyen zamanlarda başka cemaat mensubu bayanların fotoğrafları gösterilirdi.... Cemaat kendi mensuplarını kaybetmemek ve gizliliğini de korumak için cemaat içi evliliğe büyük önem veriyordu. Cemaat dışından evlenenlerin cemaatten ayrıldığı, yanlış işler yaptığı söylenirdi. Ben başı açık biriyle evlenmeyi düşünmediğimden cemaatin evlilik kurumuna ilişkin bilgilerim bununla sınırlıdır. Ben etkin pişmanlık kapsamında ayrıca cemaat ile ilgili bildiğim şu konuyu da paylaşmak isterim ki; hakim-savcılık staj döneminin sonunda yapılan baloda deşifre olmamak ve dikkat çekmemek için bir miktar şarabın içilmesi gerektiği söyleniyordu. Ben buna rağmen şarap ve benzeri içki içmedim ancak cemaatin diğer mensuplarının bir kısmının içki içtiğine bizzat tanık oldum... Cemaate katılan veya cemaate dahil edilmek istenen kişiler için durumuna göre farklı stratejiler izlendirdi. Evlere getirilen öğrencilere ilk başlarda oranın cemaat evi olduğu söylenmezdi. Oranın dersanede görevli öğretmenlerin evi olduğu ifade edilirdi. Öğrenciler eve düzenli gelmeye başladıktan sonra dini içerikli hikayeler okutulurdu. Sonrasında Fethullah Gülen'in kitaplarından küçük parçalar okunurdu. Yine ilerleyen safhalarda dini filmler izletilir vc akabinde kişinin durumuna göre Fethullah Gülen'in kısa vaazları dinletilirdi. Bu kısa periyotlar zamanla uzun periyotlara dönüşürdü. Öğrencilere ve cemaate dahil olan diğer kişilerin Fethullah Gülen'in çok büyük alim olduğu, Kur'an'ı ve bütün hadisleri ezberlediği, rüyasında çok sık bir şekilde peygamberimizi gördüğü, onunla istişareler yaptığı söylenirdi. Bu şekilde bunlara inanan şahıslar artık cemaat mensubu olarak kabul edilirdi. Cemaate mensup olan kişilerde kendi aralarında 5'lik, 4'lük, 3 'lük, 2'lik, l'lik gibi sınıflara ayrılırdı. Cemaate sıkı sıkı bağlı olan kişiler 5'likti. Diğerleri de bağlılık durumlarına göre 4 'lük, 3 'lük, 2 iik, l'lik gibi kategorilere ayrılırdı. "

- "...Staja başladıktan sonra da aynı mahkemede staj yapıyor ve aynı evde de kalıyor olmamıza rağmen Adliyede birbirimizi ilk gördüğümüzde hiç tanışmıyormuş gibi kendimizi birbirimize aynı yerde staj yapan ve yeni tanışan kişiler olarak tanıtıyorduk. Bir süre sonra bize ablalık yapan (x) kod adını kullanan (y) bundan sonra bizimle sadece (z) kod adını kullanan (tj'nin ilgileneceğini ve onunla muhatap olacağımızı söyledi vc bizimle irtibatı kesti. Daha sonra (t) haftada bir olmak üzere tutmuş olduğumuz eve gelerek sohbet etmeye başladı.... Ancak ikinci haftadan sonra bu kişi bana ve diğer arkadaşlarıma ne şekilde giyineceğimize karışmaya başladı. Giyim tarzımızın ne çok açık ne de çok kapalı olacak şekilde olmasını telkin etti, hatta etek boyunun diz kapağının 4 parmak altında olması gerektiğini söyledi, ayrıca dışarıda namaz kılmamamız gerektiğini, daha sonradan eve gelince cem edebileceğimizi söyledi, ancak ben staj

boyunca da kişisel ibadetim olan namazımı kılmaya devam ettim.....Bu süre zarfında stajımda

yaklaşık 2 aylık bir zaman geçmişti vc bana yukarıda söylediğim şekilde yapılan telkinler benim cemaat yapılanmasından soğumama sebebiyet vermeye başladı. Çünkü üniversite yıllarında cemaat evinde kaldığım süre zarfında bu şekilde uygulamaları ve rahatsızlık verici davranışlarını görmemiştim. Staj döneminde giyim tarzımıza karışmakla birlikte kişisel ibadetimiz olan namazı dahi dışarıda kılmamamız yönündeki telkinleri benim dini duygularım ile örtüşmemekteydi. Bu

nedenle de yavaş yavaş soğumaya başladım...

HABERE YORUM KAT
UYARI:

Yorum yazarak topluluk şartlarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan kamuajans.com İnternet Sitesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.